Kamu Hastanelerinde Gerçekleşen Tıbbi Hatalar Nedeniyle Tazminat Davası

Kamu Hastanelerinde Gerçekleşen Tıbbi Hatalar Nedeniyle Tazminat Davası

16.04.2024

KAMU HASTANELERİNDE GERÇEKLEŞEN TIBBİ HATALAR NEDENİYLE TAZMİNAT DAVASI

Anayasa’nın 56. maddesine göre: “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, iş birliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.”

         Kusura dayanan sorumluluk, idarenin kusurlu eylem ve işlemleriyle yol açtığı zararı tazmin etmesi yükümlülüğüdür.

         Anayasal düzenlemeler ışığında; sağlık hizmetinin sağlanmasının devlete (davalı idareye) yüklenen bir yükümlülük olduğu ortadadır. Devletin bu görevi kendisinden beklendiği gibi yerine getirmemesi neticesinde ortaya çıkan zararlardan devletin sorumluluğu ve tazmin yükümlülüğü ortaya çıkacaktır.

       Anayasa’nın 125. maddesi “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü ile kamu hizmetinin yürütülmesi neticesinde bireylerin uğradığı zararların devletçe tazmininin zorunlu olduğu hususu açıkça ifade edilmektedir. 

      Nitekim Danıştay da bir kararında, devletin sağlık hizmetlerinin kurulması ve yürütülmesi noktasında yükümlülük altında olduğunu açıkça ortaya koymaktadır [Danıştay 10. Dairesi, 03.05.1995 Tarih, E. 1994/3258, K. 1995/2379].

İdarenin kusura dayanan sorumluluğu gerek öğretide ve gerekse yargı içtihatlarında hizmet kusuru kavramı ile açıklanmakta ve hatta kusura dayanan sorumluluk kavramı yerine hizmet kusuru kavramı ikame edilmektedir.

Hizmet kusuru halleri genel olarak; hizmetin kötü işlemesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin hiç işlememesi olarak tarif edilmektedir. Ancak kusur kavramının; “mevcut bir ödevin yerine getirilmesindeki eksiklik” olarak tanımlanması halinde bu üç hal dışında da hizmet kusurunun ortaya çıkması mümkündür [Chapus, Droit Administratif  General, op. cit. C.1, s. 1294 (Nakleden: Gözler, Kemal, (İdare Hukuku), s. 978]. Bu sebeple idarenin sağlık hizmetini kendisinden beklenen dikkat ve özen ile yerine getirmemesi sonucunda bir zarar mevcut olur ise klasik üç hal dışında olsa bile idare bu zararı, Anayasa’nın 125. maddesi mucibince tazmin ile mükelleftir.

Sağlık kamu hizmetinde hizmetin kötü işleyip işlemediği hizmetin niteliğine, idarenin sahip olduğu araç – gereç ve olanaklara, somut olayın niteliği gibi durumlara bağlı olup, her bir olay için somut olarak belirlenmelidir [Birtek, Fatih, Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesinde İdarenin Kusura Dayanan Sorumluluğu, ERÜHFD, 2007, Sayı 3-4, s. 93].

Tıbbi müdahale bir “idari eylem” olduğundan, idareye (Sağlık Bakanlığı’na veya Üniversitelere) karşı tazminat (tam yargı) davası açılmadan önce hatalı tıbbi müdahalenin öğrenilmesinden itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri (“ön başvuru” yapmaları) gerekmektedir. Bu başvuru yapılmaksızın doğrudan doğruya tam yargı davası açılabilmesi mümkün değildir.

İdari yargıda tam yargı davası açılarak, maddi tazminat (ölüm halinde destek yoksun kalma tazminatı, yaralanma halinde iş gücü kaybı, iş göremezlik, tedavi giderleri vs.) ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.

Bu sayfayı paylaş :